Yakın bir zaman önce düzenlenen prospektif bir kohort çalışmasında, gündelik kahve tüketimi, ölüm vakaları ve kardiyovasküler hastalıklar ile ilişkilendirdi. Çalışmaya göre, hazır, kafeinsiz veya öğütülmüş fark etmeksizin günde 1-2 bardak kahve içmek kalp hastalıklarını önlüyor ve ömrümüzü uzatıyor. Araştırmacılar, tüketilen kahve miktarı ile kalp ritmi arasındaki ilişkiyi incelediklerinde; tüketilen miktar ile kalp ritminde oluşan anormalliklerin doğru oranda düzenlendiğini gözlemledi.
Çeviri: Ayşe Nur Albayrak
Dünyada yaygın olarak tüketilen kahve, içeriğinde bulundurduğu kafein ile her toplumun olmazsa olmazlarından biridir.
Son zamanlarda kardiyovasküler hastalıkların önlenmesi konusunda artan kamuoyu farkındalığı ile birlikte insanlar, yaşam tarzlarında büyük değişikliklere ilgi duymaya başladı. Çoğuna göre, kalbimiz için risk taşıyan faktörlerin arasında kahve de bulunuyor.
Geçmişe baktığımızda, sağlık pratisyenlerinin %80’e kadarının kardiyovasküler hastalığa sahip olan hastalara kahve içmekten kaçınması gerektiğini söylediğini görüyoruz.
Bu yanılgıya, kahve alımının güvenliğini ve kardiyovasküler hastalıkların önlenmesi üzerindeki olumlu etkisini inceleyen son gözlemsel çalışmalar meydan okudu.
2019 AHA/ACC kılavuzlarında verilmemesine rağmen, kahvenin güne 3-4 fincan tüketimi 2021 Avrupa Kardiyoloji Derneği kılavuzlarında kardiyovasküler hastalıkların önlenmesinde orta derecede faydalı olarak tanımlanmaktadır.
Gözlemsel çalışmalar kahvenin insan sağlığına yararlı etkilerini desteklese de, farklı kahve alt türlerinin aritmi, kardiyovasküler hastalıkları ve ölüm oranı gibi zorlu klinik sonuçlar üzerinde etkisini ele almayı hedefleyen çalışmalar hala tamamlanmış değil.
Genel ilgiyi kahvenin ana bileşeni olan kafein topluyor, ancak kahvenin içeriğinde kafein haricinde 100’den fazla farklı biyolojik ajan da vardır.
Baker Kalp ve Diyabet Araştırma Enstitüsü’nde bir araştırmacı olan Profesör Peter Kistler,
“Sonuçlar, hafif ile orta derecede öğütülmüş, hazır veya kafeinsiz kahve tüketiminin sağlıklı bir yaşam tarzı için vazgeçilmez bir parça olarak görülmesi gerektiğini gösteriyor.” dedi.
Çalışmada Peter Kistler ve meslektaşları, UK Biobank‘tan aldıkları verilerle kahve türlerini fanilik, düzensiz kalp ritmi ve kardiyovasküler hastalıklar ile ilişkilendirdi.
Ele alınan kardiyovasküler hastalıklar arasında; koroner kalp rahatsızlığı, konjestif kalp yetmezliği ve iskemik inme bulunuyor.
Neredeyse 13 yıl boyunca takip edilen katılımcılarının toplam sayısı 449.563’dü ve bu katılımcıların %58’i kadınlardan oluşmaktaydı.
Sonuçlar, günde 1-5 fincan öğütülmüş ya da hazır kahve tüketen insanların kalp ritim bozukluklarında önemli bir oranda azalma gözlemlendi. Ancak, bu durum kafeinsiz kahve için maalesef geçerli değil.
Gözlemlenen en düşüş risk; öğütülmüş kahve için günde 4-5 fincan, hazır kahve içinse günde 2-3 fincandı.
Ayrıca tüm kahve alt türleri, içmeyenlere kıyasla kardiyovasküler hastalıkların azalması ile de ilişkilendirildi. Bu durumda en düşük risk; kafeinsiz, öğütülmüş ve hazır kahve için günde 2-3 fincandı.
Sonuç olarak ölüm riski, kahve tüketen insanlarda önemli ölçüde azaldı. Bu oran kahve türü fark etmeksizin, günde 2-3 bardak kahve içmekten kaynaklanıyor.
Profesör Kistler,
“Kahvedeki en bilindik bileşen olan kafein, yaygın olarak bilinmektedir. Ancak, içecek aynı zamanda 100’den fazla biyolojik aktif bileşen de içeriyor.”
“Bu yüzden, kahve ile ilişkilendirdiğimiz kardiyovasküler hastalıklar ve ölüm oranlarında gözlemlediğimiz olumlu veriler, kafeinsiz bileşenler sayesinde de olabilir.” dedi.
Ayrıca, “Bulgular, kahve türü fark etmeksizin mütevazi miktarda kahve içmenin faydalı olduğunu ve sağlığımız için tadını çıkarabileceğimiz bir alışkanlık olabileceğini gösteriyor.” diyerek de ekledi.
Sonuçlar, European Journal of Preventive Cardiology dergisinde yayınlandı. (Sci News)
